Nisan 2016'da yaptığımız mini Güney Amerika seyahatini Rio de Janeiro'da sonlandırmak istedik. Niyetimiz yorucu geçen Arjantin Buenos Aires - Arjantin Puerto Iguazu - Brezilya Foz de Iguacu rotasının yorgunluğunu atmak, ayrıca Türkiye'de kış etkisi devam ederken Brezilya'da yaz tatili yapmaktı. Başarılı da olduk.
BREZILYA RIO DE JANEIRO GEZI REHBERI – RIO PLAJLARI VE RIO’DA GEZILECEK YERLER BLOGUMUZU OKUMAK IÇIN TIKLAYIN.
Brezilya denince akla gelen ilk 4 özellik;
- Rio Karnavalı: Dans eden insan görünce zaten utanıyorum, bir de o kostümlerle dans eden insan görmeye yüreğim elvermedi. Karnaval döneminde Rio çekilmez dedik, o dönemde gitmedik.
- Latin kadınları ve kalça gerçeği: Eşimle gittiğim için bu konuda pek izlenimim yok. Varsa da yok. Fakat kadınlardan çok adamları ünlü olmalı Brezilya'nın. Kaslı, yakışıklı, manken gibi adamların arasında peynirli poğaça gibi gezmekten utandım.
- Su yılanı gibi sporcular: Abartmıyorum, şehirdeki herkes Ronaldo tekniğine sahip (Portekizli olan değil, 90'larda esip gürleyen kel, çirkin, sonrasında dev göbekli ''eski Ronaldo'').
- Dünyaca ünlü Rio plajları: İlk 3 seçeneğe tutunamayınca kendimi Rio plajlarına vurmaya, bu dünyaca ünlü güzelliğin keyfini çıkarmaya karar verdim.
Neden dünyaca ünlü olduğunu anlamadığım Rio plajları
Rio'nun Atlas Okyanusu kıyısındaki dünyaca ünlü plajları sırasıyla Copacabana, Ipanema ve Leblon plajları. Aslında kilometrelerce uzunluktaki plajın 3 ayrı bölgesine verilmiş isimler bunlar.
Bu plajlardaki ortak durum;
- Kumsal güneşlenen insandan geçilmiyor, adım atamayacak kadar kalabalık. Ama rüzgarlı günlerde denizde bir insan evladı yok. Bir ada vapuru gibi yüzen göreyim, bir deve güreşi göreyim istedim fakat göremedim. Okyanus kıyısında olduğu için özellikle rüzgarlı günlerde dalgalar yüzmeyi zorlaştırıyor
- Tatil günlerinde plajlar adeta bir metrobüs, adeta yılbaşında taksim meydanı.. Haliyle bazı günler plajlarda kirlilik oluşabiliyor. (Özellikle Copacabana plajında)
- Rio Büyükşehir Belediye Başkanı Av. Sayın Palmeiras Corinthians (tabi ki ismi sallıyorum) önlemini almış, her sabah erken saatlerde işçiler kumsaldan çöp topluyor.
- Rio de Janeiro Güney Amerika'nın en tehlikeli şehirlerinden birisi. Biz bir problem yaşamadık ama turistlerin yoğun olduğu plaj bölgesinde çok fazla hırsızlık oluyormuş.
İYİ GÜZEL DE YAZININ AMACI RIO PLAJLARINA ÇAMUR ATMAK DEĞIL:
- Çoğu zaman gönül rahatlığıyla denize girilememesine rağmen, ''tehlikeli Rio plajları'' neden dünyaca ünlü?
- Dünyanın her yerinden yılda 5 milyonun üzerinde turist, sırf kucak kucağa kumsalda güneşlenmek için mi Rio'ya gidiyor? (Bu amaçla giden de yok değil.)
Plajda Yaşamaya Dair Bir Kültür
Tüm olumsuzluklara rağmen Rio plajlarını eşsiz kılan özellik ''plajda yaşamaya dair bir kültür'' geliştirilmiş olması. İş merkezleri / konutlar, şehrin en işlek caddesi, bisiklet yolu, yürüyüş yolu, plaj boyunca spor yapılabilecek şekilde düzenlenmiş platformlar, alabildiğine kumsal ve sonrasında deniz...
Muhteşem çevre düzenlemesi ve spora, harekete dayalı bir kültürün birleşmesiyle Rio plajları dünyanın sayılı plajları arasında yerini almış. İnsanlar denizin güzelliği, turkuazın tonu, lüks restoranlarla falan ilgilenmiyor, bir bütün olarak plajda yaşamaktan keyif alıyor.
Copacabana - Ipanema - Leblon boyunca sahili bisikletle dolaştık, kısa video:
Takım elbise ve evrak çantasıyla iş çıkışı koşarak plaja gelip, üstündekileri çıkararak plaj voleybolu oynayan insanlar var.
- Bizde büyük şehirlerde yaşayanlar işten çıkıp eve ulaşabildiyse, sevinçten minik dokunuşlarla evin duvarlarını şımartıyor.
Yürüyüş yolu, bisiklet yolu, kaldırım, plaj ve araç yolu gibi kavramlar var, herkes kullanması gerekeni kullanıyor. Kaldırımdan giden motor, araç yolundan yürüyen yaya, bisiklet yolunda el ele tutuşmuş çift yok.
- Ya bunu bizimle kıyaslayamıycam bile, çok ağır.
Sahil boyunca spor yapabileceğiniz platformlar var. İnsanlar her an spor halinde, otobüs gelmeden iki barfiks çekeyim modundalar.Platform serinlemek istediğinizde soğuk su da püskürtüyor.
- Bardakta mısırımız var ya da fes takmış dondurmacılar külahla şakalar yapıyor. Çok da kötü değiliz bu konuda, ya da bilemiyorum...
Özel plaj, beach club, demet akalın poplu beach, bol erkekli kötü tekno müzikli beach ve türevleri yok, kilometrelerce plaj halkın kullanımına açık ve ücretsiz.
- Bizde eline tel örgü alan 200 metreyi çevirip ''private beach'' yapıyor, daha zenginleri bilmem kaç yataklı ve çirkinlik abidesi bir otel konduruyorlar sahillere.
Kumsalda buz kovalarında içecek satan seyyar satıcılar dışında tesis, dükkan, bar, restoran yok. Seyyar satıcılar da içecekleri marketten alacağınız fiyata yakın satıyor.
- Bizde restoran, tesis sandalyelerinden denize ulaşamazsın. Susayıp gazoz içmeye karar versen ''aceba ne kadar sokacaklar'' diye düşünmekten susuzluğun geçiyor zaten.
Milli duygularla söylemiyoruz; konu sadece güzellik olsa Rio De Janeiro plajları Ege, Akdeniz kıyılarının yarısı etmez. Fakat bizim neyimiz eksik?
Bana Daha Fazla Beton Verenin Kırk Yıl Tesisi Olurum
Bizim tesisleşme, ticarileştirme alışkanlığımız yüzünden yaşam alanı haline gelebilecek orman, sahil, koy vs. kalmadı (eski başbakan ''tesis mi önemli zeytinlik mi'' diye soru sormuştu mesela).
Bu yazıyı yazarken tesadüfen Trabzon - Uzungöl'ün şantiyeye dönmesi popüler oldu, hatırlayalım:
Konuya dönersek;
Ege sahilleri deyince aklınıza ilk gelen yerleri bir düşünün, çoğu yıllariçinde yapmacık bir lükse - tesisleşmeye teslim oldu. İsmi ''lahmacunun 70 liraya satılmasıyla anılan'' belde - plaj olur mu? Bizde var.
Yaşam alanı oluşturmayı bıraktım, uçsuz bucaksız denizde bile sınırlar çiziliyor, deniyor ki burası otele - restorana - işletmeye ait ''pırayvıt biiç''... İnsanlar da pırayvıt biiçten çıkmamak için koca denizde iple çevrilmiş yerde yüzüyor, akvaryumdaki balık gibi...
Sınırlarla, engellerle, kısıtlamalarla yaşamaya kendimizi alıştırdıkça bize sunulan bu oldu. Ya da bize bu sunulunca biz kutu gibi hayatlar yaşamaya alıştık. Çok farkı yok bence.
İstanbul - Ataköy plajının 1960'lardaki hali ve günümüzdeki hali imiş. Günümüzdeki halinin betonu biraz az sanki.
Dünyanın en güzel koylarına, denizine, sahiline de sahip olsak ki bence ilk 10'a gireriz; bu güzellikleri yaşam alanı olmaktan çıkarıp ticarethaneye, tesise, paraya çevirmeye uğraşıyoruz. Yaşam alanından anladığımız da zaten beton, inşaat, denizi kayalarla doldurmak, biraz daha beton, sonra çirkin bir otel ya da avm.
Denizine zar zor girilen, %90 sadece güneşlenmek için plajlarına gidilen ve dünyanın en tehlikeli şehirlerinden biri olarak gösterilen Rio'da plajlar dünyaca ünlü.
Ri de Janeiro - Ipanema Beach 2016
Bizim cennet koylar da eh işte..
Fethiye - Ölüdeniz 2015
Buna ''pazarlamanın gücü'' diyebilirsiniz, ''çevre düzenlemesi'' ya da ''eldeki imkanı maksimum verimlilikte kullanma'' da olur. Ben yaşam alanı oluşturabilme kültürünün getirisi diyeceğim. Daha havalı cümle çünkü.
Hepimize daha az beton diliyorum..
YORUMLAR